Ben, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanıyım. Siyasi Partiler Kanunu ve Tüzüğümüz gereği Partimizin ilimizdeki temsilcisi konumundayım. Şüpheli, profesör unvanına sahip bir akademisyendir. Eski bir siyasetçi olan şüpheli sosyoloji alanında çalışmaktadır. Şüpheli, suç tarihinde Habertürk televizyonunda yayınlanan Enine Boyuna adlı programa katılmış ve şu ifadeyi kullanmıştır:

CHP’den 81’de ortak açıklama CHP’den 81’de ortak açıklama

“…Bakın Türkiye’nin bu meşruiyet gücünü sabote eden en büyük kara propagandalardan birisi de Türkiye’nin deaşı desteklediği yönündeki alçakça saldırılardır, bunu kim dile getiriyor? İki örgüt dile getiriyor. Birincisi fetö terör örgütü, ikincisi pkk terör örgütü. Ama buna kim lojistik sağlıyor içerden? Cumhuriyet Halk Partisi sağlıyor…”

Şüpheli bu ifadesiyle doğrudan Cumhuriyet Halk Partisine ve Partinin ilimizdeki temsilcisi olup il başkanı sıfatını haiz bana hakaret ve iftirada bulunmuştur. Şüphelinin bu çirkin iftira ve hakareti Cumhuriyet Halk Partisine yapışmaz. CHP, kurtuluş savaşı mücadelesi vermiş, ülkemizi kurmuş kadroların mirasıdır. Kurulduğu günden bugüne de her türlü terör faaliyetine karşı tüm gücüyle durmuştur. Kamuoyu nezdinde bu ithamlar büyük tepkiyle karşılanmıştır. Ancak bu durum, şüphelinin ifadelerinin suç olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Şüpheli, fetöyü büyüten ve pkk elebaşlarıyla görüşmeler yürütenlerin kim olduğunun konuşulmaması için kasten (ve büyük bir gaflet içinde) Partimize iftirada bulunmuştur. Şüphelinin bu ifadeleri toplumda CHP içerisinde siyaset yapanları terör örgütleriyle işbirliği içinde göstermekte ve hedef haline getirmektedir.

Şüpheli suç teşkil eden beyanlarını bir anlık gafletle yapmamıştır. Kendisi eski bir milletvekili ve sosyoloji alanında çalıştığını iddia eden bir akademisyendir. Bu durumda şüphelinin boş bulunduğu ya da dil sürçmesi ile bu ifadede bulunduğunu söylemek imkânsızdır.  Üstelik programdaki diğer katılımcılar ve moderatör, şüphelinin ifadelerini kendisine hatırlatmıştır. Bunun yanında program esnasında Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan tarafından da cevap verilmiş ve hukuki hakların kullanılacağı hatırlatılmıştır. Buna karşın şüpheli özür dilemek bir yana dursun, söylediklerini dahi düzeltmemiş, hatta yalan içerikli argümanlarla desteklemeye çalışmıştır.

Bu nedenle şüpheli hakkında şikâyetçi olmak gerekmiştir.