Basın açıklamasında bugüne kadar hukuki mücadele anlatıldı: “ Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 yılında yürürlüğe girdi. Bugün sözleşmenin 8. yıl dönümünü kutlamamız gerekirken, yeniden uygulanması için hukuki ve siyasi mücadele veriyoruz. Cumhuriyet tarihine geçecek olan bu hak mücadelesini gelin hep beraber hatırlayalım: Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece yarısı kararname ile İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshetti. 20 Mart 2021’de, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Yönetim Kurulu’nu ve Parti Meclisi’ni olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantıda bu kararın yok hükmünde olduğu kararı alındı. Genel Merkez’de basın açıklaması yaptık. Açıklamamızda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez. Meclis yok sayılmış, Anayasamız ayaklar altına alınmıştır” dedik. 29 Mart’ta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde MYK ve Parti Merkezi üyelerimiz, Milletvekillerimiz, Kadın Kolları MYK Üyeleri ve 81 ilden gelen Kadın Kolları İl Başkanımızla birlikte Genel Merkez’de bir basın açıklaması yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Danıştay’a başvuruda bulunduğumuzu kamuoyuna açıkladık. Açtığımız bu dava ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunun ispatlanmasını istedik. Partimizin yanı sıra 200’ü aşkın sivil toplum kuruluşu iptal davası açtı.”  

Soba zehirlenmelerine karşı uyarı! Soba zehirlenmelerine karşı uyarı!

Açıklama da sözleşmenin fesih sürecine de değinildi, “Danıştay’dan yanıt beklerken 30 Nisan 2021’de Resmi Gazete’de yine bir gece yarısı kararı yayımlandı. AK Parti hükümetinin imzası bulunan kararda, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih tarihinin 1 Temmuz olduğu ilan edildi. Yaşanan tüm hukuksuzluklara isyan ettik ve 19 Haziran 2021 tarihinde binlerce kadınla ‘İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz’ diyerek İstanbul Maltepe Mitingi’ni gerçekleştirdik. 28 Haziran 2021’de, Cumhurbaşkanlığı savunma yaptı ve “devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu” bildirildi.” Danıştay, 29 Haziran 2021 tarihinde ‘yürütmeyi durdurma’ talebimizi reddetti.”

“HANGİ YÜKSEK MENFAAT, KADINLARIN YAŞAM HAKKINDAN DAHA DEĞERLİ OLABİLİR?”

Danıştay’a iptal davası süreci de anlatılan kadın örgütlerleriyle birlikte hareket edildiği açıklandı, “Danıştay’a fesih kararının iptali için başvurduk ve bu hukuksuzluğa bir an önce son vermesi için çağrılar yaptık. Danıştay 10. Dairesi 28 Nisan 2022’de iptal davalarını esastan görüşmeye başladı. İlk duruşmada 73 barodan 1000’i aşkın avukat, kadın dernekleri, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlarla duruşma salonunu hınca hınç doldurduk. Örgütlü gücümüzle 7, 14 ve 23 Haziran’daki Danıştay davalarına katılarak, “Bu yanlıştan dönün!” çağrımızı yineledik. Tüm duruşmalarda, Danıştay Savcıları, fesih işlemin iptaline karar verilmesini istedi. Gelgelelim Danıştay 10. Dairesi, 19 Temmuz 2022’de İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini ikiye karşı üç oyla reddetti.”

Açıklamanın sonunda hukukun ve sözleşmenin önemine değinildi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu yok sayanlara tekrar hatırlatıyoruz: Hiç kimse Anayasa’dan üstün değildir. Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden üstün değildir! Biz kadınlar, yaşam hakkımızın sizin eşitlik karşıtı karanlık zihniyetiniz tarafından elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Tek adamın hukuksuz uygulamalarını savunanlara inat, hukukun üstünlüğünden yana tavır almaya devam edeceğiz.”