İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Vatandaşların en büyük dertlerinden biri olan hayat pahalılığına da değinen Akşener, kürsüye market sepetinde yer alan birçok ürünle çıktı.
SEPETTEKİ ÜRÜNLERİN 1 YIL İÇİNDEKİ FİYAT DEĞİŞİMİNE DİKKAT ÇEKTİ
Aralarında limon, patlıcan, peynir ve yoğurdun da bulunduğu pek çok ürünün 1 yıl içindeki fiyat değişimine dikkat çeken Akşener, "Enflasyon düştü, düşecek" açıklamalarına tepki gösterdi.
Meral Akşener'in açıklamalarından satır başları şu şekilde;
"Biliyorsunuz Pazartesi günü, 6 siyasi parti olarak, geniş bir mutabakat zemininde hazırladığımız, Anayasa Değişikliği önerimizi, milletimizle paylaştık. Kurucu değerlerimize sadık kalarak, meclisi güçlü, yargıyı bağımsız, yürütmeyi de istikrarlı hale getirmek için, ortaya koyduğumuz bu önemli çalışma; ülkemizin kalkınması ve demokratikleşmesi yolunda, atacağımız adımları tariflerken; aynı zamanda, istibdata karşı, hürriyetin sesini savunuyor. Tabii biz, bu önerimizle; kuvvetler ayrılığının tesisi, Partili Cumhurbaşkanı döneminin sonu, meclisin etkin denetimi deyince; iktidardakileri, hemen bir rahatsızlık alıverdi. Akademik özerkliğin, hakimlere coğrafi güvencenin geldiğini görünce, rahatsız oldular.
"15 VEKİLİN AYRILDIĞINI GÖRÜNCE PANİĞE KAPILDILAR"
Temel hak ve hürriyetlerin, tüm devlet organlarını, bağlayıcı hale getirildiğini, insan onurunun, anayasal düzenin temeli olarak düzenlendiğini, hürriyeti sınırlamanın, istisna olduğunu görünce, tedirgin oldular. Sağlık hakkının, çevre hakkının ve elbette hayvan haklarının, ilk kez, anayasal güvence altına alınmasının önerildiğini görünce, mutsuz oldular. Yurt dışında yaşayan Türklerin, hak ve menfaatlerini korumanın, devletin bir görevi olarak benimsendiğini, ve mecliste, yurt dışındaki vatandaşlarımızın da, temsil edilmesi için, 15 milletvekili ayrıldığını görünce, paniğe kapıldılar. Elbette bu durumu yadırgamıyoruz. Sayın Erdoğan'ın dediği gibi: "Bunlar daha iyi günleri…" Çünkü, daha yeni başlıyoruz. Bu arkadaşlara daha çok panik atakları yaşatacağız. Durmadan, dinlenmeden, yorulmadan çalışmaya, ve saraydaki sefaya alışanların rahatını, her adımımızla bozmaya itinayla devam edeceğiz. Hiç kusura bakmasınlar.
"MUTFAKLARDAKİ YANGIN BÜYÜYEREK DEVAM EDİYOR"
Bay Kriz ve ekonomi yönetiminin akıl ve bilime düşman davranışları artık tüm dünyada devlet yönetiminde liyakatsizlik ve beceriksizlik dendiğinde neredeyse literatüre girecek bir vaka haline geldi. Bu durumun son örneği olarak geçtiğimiz hafta Merkez Bankası politika faizini yüzde 9'a indirdi. Böylece faiz tek haneli rakama indi. Sayın Erdoğan da nihayet muradına erdi. Peki ülkemizde ne değişti? Hiçbir şey… Ne kur oynadı ne de faizlerde bir değişiklik oldu. Yani bu vesileyle bir kez daha görmüş olduk ki Merkez Bankası'nın politika faizinin düşük olması bir tek Sayın Erdoğan'ı mutlu etmeye yarıyor. Çünkü ekonomide herhangi bir sinyal etkisi yok. Dolayısıyla artık politika faizine de 'Erdoğan faizi' diyebiliriz… Nitekim; Sayın Erdoğan her ne kadar faize karşı zafer kazanmış gibi nutuklar atsa da; milletimizin yaşadığı gerçekler maalesef değişmiyor. "Faiz sebep enflasyon sonuç" yalanına artık kimse inanmıyor. Çünkü çarşıdaki pazardaki pahalılık vatandaşlarımızın canını yakmaya aynen devam ediyor. Mutfaklardaki yangın büyüyerek devam ediyor. Memur esnaf emekli asgari ücretli enflasyon canavarının altında ezilmeye devam ediyor.
"ENFLASYON NİSAN'DA DÜŞECEK DEDİLER OLMADI, MAYIS'TA DA OLMADI"
Ama Bay Kriz'e göre artık sıra enflasyondaymış… Aklınca faizi halletti ya şimdi sıra enflasyona gelmiş… Biliyorsunuz en son 'Merak etmeyin o da inecek' dedi. Tabii bu aslında olumlu bir gelişme… Çünkü hatırlasınız kendisi uzun bir süre enflasyonun varlığını bile kabullenememişti. Sonrasında; "enflasyon demesek hayat pahalığı desek…" diyerek işi iyice lakaytlığa vurmuştu. Ve bu yılın başından beri de enflasyon için düşüş tarihi vermeye çalışıyor. Mart'ta düşecek dedi olmadı. Nisan'da düşecek dedi olmadı. Mayıs'ta düşecek dedi yine olmadı. Şimdi artık tarih de veremiyor. "3 vakte kadar" edebiyatıyla konuyu geçiştirmeye çalışıyor…
"MAKYAJLI RAKAMLARLA KAPANAMIYOR"
Ve en sonunda TÜİK de çareyi her şeyi gizlemekte buldu. Mayıs 2022'den beri ayrıntılı veri açıklamayı durdurdu. Şimdi de hummalı bir biçimde baz etkisiyle hesap oyunlarıyla milletimize enflasyon düştü masalları anlatmaya hazırlanıyorlar. Ama yemezler! Milletimiz artık son derece açık ve net bir şekilde görüyor ki; Bu iktidar artık ülkemizi yönetemiyor. Memleketimizi içine sürükledikleri yangın artık kürsü nutuklarıyla gizlenemiyor. Makyajlı rakamlarla kapanamıyor. Süslü yalanlarla örtülemeyecek kadar açık bir şekilde sokaklarda marketlerde pazarlarda görülüyor.
"VATANDAŞ KASADA MAHCUP OLMAKTAN KORKTUĞU İÇİN MARKETE GİDEMİYOR"
Milletimiz artık markete gitmek bile istemiyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü parasının yetip yetmeyeceğini bilemiyor. Çünkü kasada mahcup olmaktan çekiniyor. Çünkü aldığı ürünleri iade etmek zorunda kalmaktan korkuyor. Ama biz bu gerçekleri dile getirdikçe iktidar bize; "Abartıyorsunuz" diyor. "Yaygaracılık yapıyorsunuz" diyor. "Yalan söylüyorsunuz" diyor. O yüzden gelin şimdi hep beraber enflasyon sepetindeki gıda ürünlerinin son 1 yıldaki fiyat artışlarını inceleyelim. Üstelik öyle her marketin değil süper indirimli üç harfli marketlerin fiyatları üzerinden gidelim. Bakalım yalan mı söylüyormuşuz? Bakalım abartıyor muymuşuz? Bakalım yaygara mı yapıyormuşuz?
SÜTÜN FİYATI YÜZDE 117.4 ARTTI
Mesela her evin vazgeçilmezi süt... 1 litresinin fiyatı 2021 yılının kasım ayında 7.13 lirayken 2022 yılının kasım ayında 15.5 liraya çıktı. Yani 1 yıllık artış oranı yüzde 117.4. Mesela 1 kilo beyaz peynirin fiyatı 32,89 lirayken 1 yıl içinde 85.80 liraya çıktı. Yani bir yıllık artış oranı yüzde 160..."