Her bölgesi ayrı bir güzel....Her karış toprağına şiirler, şarkılar, destanlar yazıldığı bu güzelim ülkemizin, 7 bölgesinin kendine has güzellikleri var. Ama bir tarafta dağları diğer tarafta ise, “çılgın sular”ile kaplı Karadeniz’in, aşığı olmamak mümkün değil ! Gökyüzü ile yeşil dağlarının birleştiği bahar da, üzerine çöken sisin esrarını çözmek te öyle kolay değil... Güzellik katıyor. Ama ne güzellik ? Bir uçtan diğer uca “hey gidi Karadeniz ...” Bölgeye gidipte büyülenmemek
SİNOPE
Her bölgesi ayrı bir güzel....Her karış toprağına şiirler, şarkılar, destanlar yazıldığı bu güzelim ülkemizin, 7 bölgesinin kendine has güzellikleri var. Ama bir tarafta dağları diğer tarafta ise, “çılgın sular”ile kaplı Karadeniz’in, aşığı olmamak mümkün değil ! Gökyüzü ile yeşil dağlarının birleştiği bahar da, üzerine çöken sisin esrarını çözmek te öyle kolay değil... Güzellik katıyor. Ama ne güzellik ? Bir uçtan diğer uca “hey gidi Karadeniz ...” Bölgeye gidipte büyülenmemek mümkün mü ? Defalarca gitmiş olmama rağmen, yeniden aşık oluyorum, büyüleniyorum... Bir daha gitmek için fırsat kolluyor... O günü “iple çekiyorum.” Bir de Karadeniz’in öyle bir şirin şehri var ki; işte orası Sinope... Diğer bir adıyla ”Mutlu Şehir...”
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun 18. Başkanlar Kurulu Toplantısı bu kez Sinope’de yani “ Mutlu Şehir de” yapıldı.. Ben de bölgeye, 81 İl’in cemiyet başkanları gibi, Kapadokya Gazeteciler Cemiyeti’ni temsilen katıldım. Ve bir kez daha Sinope’den büyülendim. MÖ 7. yüzyılda Miletoslular tarafından bir ticaret kolonisi olarak kurulan Sinop’un bilinen en eski adı Sinope’dir. Kaynaklar da, kentin bu isminin kurucuları olduğu rivayet edilen Sinope, amazondan veya mitoloji de Irmak Tanrısı Asopos’un, su perisi kızı olarak anlatılan Sinope’den ismini aldığı belirtilmektedir. Bir başka görüşe göre şehir ismini Asurlular’ın, “ay tanrısı”olan “Sin” den almaktadır. Ayrıca, adının ilk söyleniş biçiminin “Sinavur” olduğu ileri sürürülüyor. Başka kaynaklar da “Sinip” ten geldiğini, bazı tarihçiler “Sen-ha-pi” kökünden türediğini, bazıları ise Farsça “Sine-i ab”, yani “suyun göğsü” kelimesinden geldiğini ifade etmektedirler. Şehre “Sinepolis” demiş olan Romalıların kayıtlarında ise General Pompeis’un idaresine verilen on bir kent arasında ismi “Sinop Teium” olarak geçmektedir. Selçuklular döneminde de Rusya’ya gitmek üzere Sinop’tan geçen seyyah Rubruguis şehirden “Sinepolis” diye bahsetmektedir. Süleyman Şah’ın Antakya’ya sefere çıktığında Sinop’u ilk fethi Selçukluların ileTürk tarihinin başlangıcı olmuştur. Fatih Sultan Mehmet’in “Ceziretül-Uşşak” dediği kentin adı, Türkler şehri fet hettikten sonra Sınap olarak söylenmeye başlamış ve sonrasında Sinop olarak değişerek günümüze kadar gelmiştir. Anadolu’nun en kuzey noktası olarak bilinen, İnce Burun ve fener sizi cezbediyor. Şehir merkezin deki trafik ışıklarının olmayışı tarihte bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış Sinop’un sokaklarında dolaşırken, zatenbütüngüzellikleri yaşıyorsunuz. Her köşesi ayrı bir hatıra ile dolu, bugün müze haline getirilmiş, Sinop cezaevini gezerken, Sebahattin Ali’nin duygu dolu şiiirlerine gözünüz takılıyor. İşkence odaları, içerisinde mahkumların olta attığı avlular sizi derinden düşünmeye sevkediyor. Güpe gündüz elinde fenerle Sinop sokaklarında dolaşan ünlü filozof Diyojen’in burada doğduğunu unutmamak gerekir. Zaten heykeline rastlıyorsunuz. Gündüz elinde fenerle dolaşan Diyojen; ne yaptığını soranlara “ adam arıyorum adam” cevabını veriyor. Yine Büyük İskender’in, sefil hayatı yaşayan Diyojen’e, “senin için ne yapayım ? ” diye sorup, aldığı, “gölge etme “ cevabı dillerden düşmüyor. Dedik ya ” mutlu şehir...” Sokakta insanlar mutlu, dans ediyor. Kadınlar dövülmüyor. Olabildiğine özgür yaşayaşan sokak köpeklerine kimse dokunmuyor. Liman da martılar.. ..Çığlıklar atıyor... Sinope de insanlar “biz mutluyuz” diye sanki haykırıyor.. Doğa güzellikleri anlatmakla bitmez.. Sahil de çay bahçesinde tanıştığımız Tatar Ramazan’ın sohbetemiz de, verdiği toplumsal mesaj ise, hepsinden önemliydi. Hafif esintinin ortasında ikram ettiği o Karadeniz’in “mis” kokulu sıcak çayının ardından başlayan muhabbeti, kendisine ait olan daireyi kimsesiz çocuklara bağış yaptığını söylerek taçlandırdı. İşte Sinop’a “Mutlu Şehir”denmesinin sırrı... Ve Sinoplu’nun mutlu oluşunun sırrı... Gelelim sadete... Karedeniz’de son iki yıl içerisinde, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun; Rize, Tokat, Ordu ve Sinop olmak üzere 4 “Başkanlar Kurulu”toplantısı yapıldı. Hepsi, hem şehirler, hem de meslek birliğimiz açısından son derece verimli geçti. Trafik ışıklarının bulunmadığı, insanlarının; güler yüzlü, hoş sohbetli, misafirperver ve relaks olduğu her halinden belli olan, doğa dengesi bozulmamış, denizi temiz, güzelliklerinin say say bitmediği, filozof Diyojen’’in, doğup, sefil ama, mutlu yaşadığı bu şehirden, bizler de mutlu ayrıldık. Sinop Valisi Köksal Şakalar, Milletvekilileri ;Barış Karadeniz, NazımMaviş Belediye Başkanı Barış Ayhan, Rektör Prof Dr Nihat Dalgın, Boyabat Belediye Başkanı Şefik Çakıcı ve özellikle Konfedarasyonumuza bağlı, Sinop 15 Eylul Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cengiz Demirel’e ve ekibine teşekkür ediyoruz.